Müziği keşfeden adam
”Koca koca aÄŸaç dalları var, yanında da bir taÅŸ baÄŸlı sopa, başında da sopayı dallara vuran bir üstad. Ne de güzel sesler çıkıyor, ne de özel hissettiriyor ! ”      –Nevoh Teeb-
Zamanlardan bir zamanda, diyarlardan bir diyarda bir adam yaÅŸardı. Nehrin denize döküldüğü bir yerde,  güneÅŸin dünyayı gördüğü  bir köşede Nevoh Teeb dünyanın sesini dinlerdi. Nevoh Teeb’in  yaÅŸadığı diyarda ve zamanda müzik henüz keÅŸfedilmemiÅŸti. Onun dinleyebildiÄŸi tek ÅŸey doÄŸadan gelen seslerdi. Onun için  müzik kuÅŸların cıvıltıları, dalgaların sesi,  gök gürültüleri ve damlayan yaÄŸmurun şıpırtılarıydı.
Nevoh Teeb birgün kendi çıkardığı sesleri duydu. Sesinin nereden çıktığını düşündü.  Bulamadı. Bilemedi.
Bir başka gün kuşların çıkardığı cıvıltıları duydu yine, hemen ağacın yanına gitti, oraya çöküverdi. Dinledi, hoşuna giden neydi ki, oturmuş bu sesleri dinliyordu, kendi kendine düşündü, duyduğu sesleri tekrar etmeye çalıştı. Edebildi de.
Nevoh Teeb birgün ağaçlardan kopardığı uzun ince dalları kulübesinin yanında sıraladı, sal yapacaktı.  Elindeki taş parçası ağaca dayadığı dallardan birinin üzerine düştü. Bir ses çıktı. Nevoh Teeb kulağını kabarttı. Çıkan sesi beğendi, düşen taşı aldı, aynı yere attı, bu sefer başka bir ses çıktı. Sal yapmaktan vazgeçti, tüm dalları yan yana kulübesine dayadı, eline birden fazla taş aldı, heyecanla taşları atmaya başladı, sesler çıktı, Nevoh Teeb çok heyecanlandı. Değişik dalların değişik yerlerine çarpan taşlar değişik sesler çıkarıyordu.
Nevoh Teeb yüzlerce dal kesti, kesti biçti, değişik boylara getirdi,yan yana sıraladı, hepsini gerdi, karşılıklı tutturdu, uzun bir tahtanın ucuna bir taş bağladı sonra gerilmiş dallara vura vura sesler çıkarmaya başladı. Her dalın  üzerine değişik işaretler koydu. Artık her dalın çıkardığı ses ve onu tanımlayan bir işaret vardı.
Nevoh Teeb sesleri arka arkaya çaldı, sonra birden fazla sesi  aynı anda çaldı. Değişik aletler yaptı, artık bir eliyle sesleri ardı ardına çalabilirken diğer eliyle aynı anda birden fazla sesi aynı aynı çalabiliyordu. Hiç durmadan çaldı. Birgün kuşlar geldi. Nevoh Teeb çaldı, kuşlar sustular. Bazıları duyduklarını taklit etmeye çalıştılar. Edebildiler de.
Nevoh Teeb  çaldığı sesleri yazdı , sonra bakarak yeniden çalabildi. Beste yapmayı ve bunları yazmayı keşfetti. Nevoh Teeb ölene kadar çaldı ve yazdı. Nehrin denize döküldüğü bir yerde, güneşin dünyayı gördüğü bir köşede hayata gözlerini yumdu.
Aradan çok çok zaman geçti, karalar ayrıldı, denizler birleÅŸti. Ä°nsanlar Nevoh Teeb’ın yazdıklarını buldular. Çözdüler, çaldılar, dinlediler, defalarca…Gün geldi dünya Nevoh Teeb’ın sesini dinledi.
Titreşimlerdeki sır
Ä°nsanlar Nevoh Teeb’in yazdıklarını anlamaya çalıştılar. Seslerin titreÅŸimlerini tespit ettiler, nota dediler, isimler verdiler. Bazı notalar aynı anda çalıyordu, bazı notalar arka arkaya. Ä°nsanlar aynı anda çalan notaları üçer üçer ayırdılar onlara akor dediler, arka arkaya çalan notaları parçalara ayırıp bunlara ezgi dediler. Hepsini aynı anda çaldılar ona da polifoni dediler.  İnsanlar, titreÅŸimlerin sihirli diline müzik dediler, bu dili konuÅŸabilenlere müzisyen , bu dilde yazanlara besteci dediler.
Aradan çok çok zaman geçti, karalar ayrıldı, denizler birleÅŸti. Ä°nsanlar Nevoh Teeb’i unuttular. Müzik insanların hayatının bir parçası oldu. Sayısız besteci, sayısız besteler yaptı. Ä°nsanlar sayısız müzik türü keÅŸfetti , sayısız ezgiler türetti. Müzik sınırı olmayan, ucu bucağı olmayan sınırsız kapasiteye sahip bir dil olarak kabul gördü. Birgün bir grup büyük müzisyen dünyadaki tüm müzik eserlerini inceledi. Tüm eserlerin akorları ve ezgileri ayrıldı.  Müzisyenler hayrete düştüler!
Çizgiler mi Renkler mi?
Dünyadaki bütün müzik eserlerinin analizi yapıldı. Tüm bestelerde kullanılmış ezgilere ve eÅŸlik eden  akor geçiÅŸlerine ayrı kodlar verildi. Sınırsız ezgi bulunurken, akorlar Nevoh Teeb’den bu yana hiç deÄŸiÅŸmemiÅŸti. Bu nasıl olabilirdi ! Hani müzik sınırsızdı ! Nevoh Teeb’den bu yana insanlar hep aynı ÅŸeyleri mi sevdiler !
Hayrete düşen müzisyenler sürekli tekrar eden akor geçişlerini grupladılar. Üzerinde çalıştılar. Binlerce alt grup yaratıldı, yüzlerce grup yaratıldı, onlarca değişik üst gruptan, yedi temel kök yaratıldı. Dünyada dinlenen tüm ezgilere eşlik eden akor geçişleri hep aynıydı ve bunları gruplamak mümkündü. Peki ezgilerin önemi neydi? Onların da bir sırrı var mıydı? Bu sırları Nevoh Teeb biliyor muydu?
Zamanın büyük ressamı İcniv müzisyenler ile görüşmek istedi. Müzisyenler kendisini davet ettiler. Yağmurlu bir günde kendi yapmış olduğu Nevoh Teeb yağlı boya tablosu ile çıkageldi. Resmi müzisyenlerin karşısına koydu.
Keşke bir ressama sorsaydınız
Ä°cniv, müzisyenlere resimde ne gördüklerini sordu. Müzisyenler Nevoh Teeb cevabını verdiler. Ä°cniv döndü ve resimde Nevoh Teeb’den baÅŸka ne gördüklerini sordu. Müzisyenler cevap veremediler. Ä°cniv bunun üzerine dışarıdaki yaÄŸmurun durmasını bekledi. Müzisyenleri pencerenin yanına davet etti. Gökyüzündeki yedi rengi de  parlayan gökkuÅŸağını iÅŸaret etti ve ÅŸunları söyledi :
”Gökyüzünde seçebildiÄŸiniz renkleri karşınızda seçemediniz, ama Nevoh Teeb’ın kendisini seçebildiniz. Akorların armonisini çözmek için binyıl beklediniz…Bu gidiÅŸle Nevoh Teeb size , siz ona daha çok bakarsınız. Resmi resim yapan renkler, müziÄŸi müzik yapan akorların armonisidir. Yedi temel rengi görmek için gökyüzüne bakmayan, Nevoh Teeb’in neyi keÅŸfettiÄŸini nasıl anlasın !  GökkuÅŸağını görmek için çok geç kaldınız. Beyler, keÅŸke bir ressama sorsaydınız….”
Dr.UlaÅŸ Mehmet Çamsarı – Baltimore, Maryland, A.B.D- 12 Ocak 2009
3 Trackbacks