Psikiyatri eğitimine yeni başlayan iki psikiyatri asistanı denizi gören yüksek bir tepede oturuyorlardı.
-Dinle bak, kitap şöyle diyor “Ä°ki buçuk-üç yaÅŸlarına geldiÄŸinde çocuk Fallik evreye geçer, bu evre cinsel kimlik evresidir”
-Evet?
-Ne diyorsun?
-Neye ne diyorum?
-İki,üç yaşında fallik evreye geçer diyor.
-Kim diyor?
-Kitap. “Freud’a göre…” diye baÅŸlamış.
-Eee.
-Biraz saçma değil mi?
-Freud mu?
-Hayır, “Freud’a göre” diye baÅŸlayarak yaÅŸlara falan ayırması insan hayatını…
-Bence deÄŸil.
-Neden?
-Freud önemli biri de ondan.
-Freud önemli biri diye her dediği doğru mu yani?
-Yok canım, o deÄŸil de. Yani, adam tespit etmiÅŸ abi, yaÅŸları falan…Anal dönem, Oral dönem…Belli bunlar yani..Geçen Harun Hoca da anlattı ya dersini.
-Ya iyi de, bunun böyle olduÄŸuna dair Freud’un sözünden baÅŸka bir delil var mı?
-Yok, yok da, yani abi, gözlem var, gözlemlemiÅŸ adam…
-3 yaşında fallik döneme girildiğini mi gözlemlemiş?
-Evet.
-Nasıl?
-Düşünmüş adam yani. Bir sürü veri var. Ödipal durumlar falan.
-Ödipal durum ne demek tam olarak ben onu da anlamadım.
-Okusana devamını…
-Şöyle diyor “Olumlu ve olumsuz olmak üzere iki ÅŸekilde açığa çıkar. Olumlu biçimi, kompleksin (karmaÅŸanın) adını aldığı eski Yunan efsanesine uygunluk gösterir, yani oÄŸlanlar babalarına ve kızlar annelerine rakip-düşman kimse gözüyle bakarak, içten içe onların yok olmasını ister, oÄŸlanlar annelerine, kızlarsa babalarına karşı aşırı bir cinsel ilgi-eÄŸilim (libido) gösterir. Olumsuz ÅŸekliyse bunun tam tersidir. Freud‘un adlandırdığı penis (fallus) döneminde (üç ila beÅŸ yaÅŸlarında) bu karmaÅŸa yaÅŸanır. BeÅŸ yaşından sonra bu karmaşıklık etkisini yitirerek bir duraklama-uyuklama (latens) döneminden sonra buluÄŸla birlikte yeniden canlanma gösterir ve dışta sevisel (cinsel denebilir) obje seçimiyle az ya da çok bir baÅŸarıyla bu yıkım gerçekleÅŸtirir.”
-İşte anlatıyor bak. 3-5 yaş arası oluyor diyor. Kız babasına, oğlan da anasına cinsel ilgi gösterirmiş.
-Abi tamam da, bu gerçek mi yani şimdi?
-Herhalde. Freud demiş. Yalan söyleyecek hali yok ya.
-Freud 4 yaşındaki bir kızın babasına karşı cinsel ilgi duyduğunu nasıl gözlemlemiş abi?
-Her şeyi mutlak olarak düşünme bence. Psikiyatri de müpheme tolerans göstermen gerekir. Her şeyi bilmiyoruz.
-İyi de bu benim sorumun cevabı değil ki.
-NeymiÅŸ senin sorun?
-Freud 4 yaşındaki bir çocuğun anneye ya da babaya cinsel ilgi duyduğunu nereden biliyor? Araştırma mı yapmış? Gözlemlediyse de gözlemlerinin kayıtları var mı? Hangi metodu kullanmış? Bu çocuklara sormuş mu bunu, anana babana cinsel ilgi duyuyo musun diye? Bunları soruyorum.
-Bence sen ÅŸu an saçmalıyorsun. Psikiyatri’de kanıt araman yanlış bence. Bu kadar ampirisist olma. Maddeci düşünüyosun. Biraz geniÅŸ ol. Müpheme alış biraz.
-Ben bütün bunlara itiraz etmiyorum ki. Ödipus kompleksi, anal dönem, oral dönem bunlar var mı? Bunların varlığına dair en ufak bir kanıt ya da destek olabilecek gözlemsel veri var mı? Varsa nerede?  Ben o kaynağı soruyorum.
-Kaynak mı soruyosun? Kaynak Freud işte. 100 yıldır bilinen gerçekler bunlar.
-Bilinen gerçeklerse neye dayanıyor bu gerçekler ben onu soruyorum.
-Söyledim ya, yazıyor kitap neye dayandığını…Freud keÅŸfetmiÅŸ bunları.
-Keşif mi etmiş? Nasıl yani? Nasıl keşfetmiş? Bu keşfin bir kaydı yok mu?
-Vardır herhalde. Ne biliyim ben. Okuyunca bayağı mantıklı geliyor.
-5 yaşında bir erkek çocuğun annesinin memelerini  ellemek istediği ve bunun için babasının içten içe yok olmasını mı istediği mantıklı geliyor?
-Abi sen çarpıtıyorsun yalnız şu anda. Freud onu dememiş ki.
-Ne demiÅŸ?
-Cinsel bir ilgiden bahsediliyor. Meme sıkmak falan değil.
-Cinsel ilgi ne demek o halde, nasıl bir tarifi var?
-Babayı rakip görüyor ya.
-Kime karşı?
-Anaya karşı anaya…Off yahu. Sen anlamak istemiyorsun.
-Anlamak istemiyor değilim. Tam tersine anlamak istiyorum. Bu kadar kompleks bir olayın gerçek olduğu nasıl iddia edilebilir, bu iddia neye dayanmaktadır ben onu anlamaya çalışıyorum.
-Bence sen psikiyatriyi bırak. Sana göre değil. Sen nörolog ol bence.
-Abi ne alakası var şimdi.
-Baksana abi, müpheme tahammülün yok. Her şey kesin olsun istiyosun.
-Öyle bir şey demedim ben. Anlatılan bir şeyi anlamaya çalışıyorum, niye böyle diyosun şimdi.
-Psikiyatride her ÅŸey kesin deÄŸil biliyorsun bunu.
-İyi de bu kafadan atma hakkı mı veriyor o zaman?
-Kafadan atma mı? Yuh…Freud’dan bahsediyoruz.
-Evet ne var?
-Abi, sen ne dediğinin farkında mısın? Sigmund Freud kafadan mı attı diyosun? Hocalar duymasın. Senin asistanlığın bitmez.
-Ben kafadan attı demedim. Ödipal kompleks , anal dönem, oral dönem vb gibi iddialarını neye dayanarak savunduğunu anlamaya çalışıyorum.
-Bence senin niyetin kötü. Taraf tutuyosun sen. Daha öğrenmeden sorgulamaya başladın baksana.
-Öğrenmeden sorgulamaya mı başladım? Sorgulamadan nasıl öğrenebilirim ki?
-Psikiyatri çok farklı bir branş. Dedim ya, sen nörolojiye git.
-Psikiyatristler doktor deÄŸil mi?
-Doktorlar, ama öyle deÄŸil iÅŸte…
-Nasıl değil işte?
-Abi düşünsene, yani, her şey farklı, ruh sağlığından bahsediyosun. Müphem var.
-Ruh var yani?
-Onu demiyorum, sen olaya çok önyargılı yaklaşıyorsun.
-Beyin bir organ deÄŸil mi?
-Evet, evet de…
-“de” ne? Bir ÅŸeyin mekanizmasını sormak yasak mı psikiyatride.
-Yasak değil elbette ama her şeyin mekanizmasını ararsak ne konuşacağız biz?
-Ne mi konuşacağız? Her konuda konuşmak zorunda mıyız?
-Her konuda deÄŸil ama mekanizma aramaya kalkarsak konuÅŸacak konumuz kalmaz. O nöroloji olur o zaman. Dedim ya, sen nörolojiye git.  Freud’u anlaman zor senin…
Dr.Ulaş Mehmet Çamsarı
19 Haziran 2012 – Ä°zmir
8 Trackbacks